Çarşamba

MoN cHI cHI hakkında son gelişme...

Miss Coco Nut tatilden döndü! (bu Nut soyadını kendisi bulmuş bu arada), hemen aldım yanıma başladım gene beynini yıkamaya. Olayın tarihçesi burada. Ha unutmadan su diyalogu da yazmaliyim "Coco, did you miss me?" " Noo, because, you missed me!!"

Mon Chi Chi'ye gelirsek, çok ilginç bu sefer güzel bir cevap verdi! Aynen şöyle dedi 'I will bring Mon Chi Chi back and you will be very happy!' tabii ben kulaklarıma inanamadim tekrarlattım birkac sefer: cevap tutarlı. Tek bildiğim mcc'nin Two Voices oldugunu anlayabildigim eski okulunda olduğu...O okula ne zaman gider, alır getirir henüz belli değil :) Bu okulda olduğu bilgisine ilk başta inanmayıp aşağı kata inip oyuncak dolabını ve o minik bavulunu karıştırmak sureti ile dedektiflik yapmıştım geçtiğimiz ayda ama sonuç negatif :))) (bu dedektiflik, türkçeye çevirirsek "aa bakalim hangi oyuncaklarin vaarmiiiisss??? seklinde sorular sorularak oyuncak dolabi acilmak sureti ile yapilabilir)

Not: Bu aralar kendisi İngilizcemi düzeltmekle pek meşgul. 4 yaşındaki birinden yeniden ingilizce öğreniyor olmak hoş görünmese de baya eğlenceliymiş aslında :) Bir de Dutch derslerine başladı bu aralar hadi hayırlısı...
MON CHI CHI GERI GELDI EYLUL ITIBARI ILE!

Pazartesi

Yurdum İnsanı

Biz buraya geldik geleli hic degismemis yurdum insani. Amacim kat mulkiyetine nasil gecilir? konusuna cevap bulmak...Basliyorum site yonetiminden. Karsima cikan bayan bu isi en dogru sekilde yapacak kisinin adini veriyor. Adi verileni ariyorum, bu islemin ne kadar da zor, yorucu oldugundan, ve bir araci ile halletmemizin dogru oldugundan bahsediyor (araci gene kendisi muhtemelen ki daha oncesinde bu isin takibini yapmak icin 3.000 YTL gibi cuzzi bir miktar istemislerdi). Kapatiyorum, belediyeyi ariyorum. Bir sorum olacakti diyorum, karsimdaki ses "e sor bakalim" gibi gayet 'ne olduguna karar veremedigim' bir cevap veriyor. Bir daha arayip "Kardesss yardimci oluver bi bakem", diyip konuyu dayasam acaba daha cok yardimci olurlar mi diyorum...Hadi alltan alayim, ayiya dayi diyeyim diyorum, o da beni bir buyuk belediyeyi aramaya tesvik ediyor. Bir buyuk belediyeyi ariyorum, oglen vakti oldugu icin cevap alamiyorum. Ogleden sonra haydi bir daha deneme, karsima cikan kadin is arkadaslari ile muhabbet icerisinde. Bir yandan beni dinliyor, bir yandan muhtemelen onumuzdeki kisa hazirlik orgu oruyor, bir yandan sakiz cigniyor, bir yandan da bana cevap vermek yerine arkadasina "ha bu cok guzel bak, ha öhö öhö pardon ne diyordunuz???" ben soruyu tekrarlarken fisildayarak yandakine "cok yakismis de mi?" gibi sorular soruyor, ben gene ya sabir seklinde soruyu tekrarliyorum, kadin kendinden emin degil, bir cevap veriyor ama tekrar sorsam baska bir cevap verme olasiligi cok yuksek.
Iyisi mi daha fazla kadinin aklini karistirmadan arkadaslari ile muhabbetini bolmeyeyim diyorum. Bir deneme daha yapiyorum, sonuc: belediyeye bizzat gidip yuzyuze bu iskenceyi cekmedikce bu konuda bilgi almak imkansiz...ya da bir guzel araciya o hic haketmedigi parayi verip, kendinizi de keriz gibi hissederekten bu isi cozmek...Belki dogrusu da budur bilemiyorumç Telefonu kapatıp, bu insanlardan yaklaşık 2500 km uzakta oldugum icin gecici bir mutluluk hissedip gulumsuyorum...

Cuma

Hollanda Bisiklet Rotalari



Devamlı yeme içme ile bir yere varılamayacağı, gitgide ileri giden gobekten de anlaşılacağı uzere mümkün değil(bu arada tamamen Türkçe karakterle yazayım diyorum gene beceremiyorum affedin).
O yüzden biraz daha faydalı öneri yazmaya karar verdim bugun. Benim bu ulkedeki en cok zevk aldığım aktivite olan bisiklete binmek uzerine :) Cocuklugumdan beri pek bir severim bisiklete binmeyi. Ilk gercek bisikletimin orta boy bir bmx olmasını isterken, babamın 'nasıl olsa boy atacaksın buyuk olsun' mantığı ile bana buyuk boy italyan yarış bisikleti (allegro muydu?) almasına cok bozulmus, 1 hafta inadımdan binmemis ve sonra gizli gizli binmeye baslamıştım. Ilk binişim boyum yetmedigi icin inmeyi becerememem ve dizlerimin ustune atlamamla son bulmustu. Ama gurur var ya o dizler kanarken karşıdan gelen teyzelere de karizmamı bozmamak icin aglamamıştım :) Ama iyi ki buyuk almış babam bisikleti, gercekten kısa sure sonra boy attım :)
Hollanda'ya donersek, bisikletiniz olmasına gerek yok bu rotaları yapmanız icin, hatta olmasa daha iyi Amsterdam dışı icin cunku kiralamak cok daha kolay. Eğer ki inat ederseniz kendi bisikletim diye, o zaman unutmayın hem bisiklet icin hem kendiniz icin bilet almanız lazım trende(ya da arabanizin arkasina ufak bir servet degerinde bisiklet tasiyici taktirip,yasamini o sekilde surdurebilirsiniz) .
Amsterdam'da bisiklete binmek guzel ama ben daha çok sehir dışında keyif amaçlı kullanmayı seviyorum. Trene atlayıp gittiginiz yerden kiralamak çok daha zevkli. Amsterdam içinde tramway mı geliyor?, arkamda bisiklet mi var? (zil kullanmadıkları icin), motosiklet niye bisiklet seridinden geliyor? gibi soruları bisiklete binerken yanıtlamak zor geliyor açıkcası. Teorik olarak da tum ulkeyi bisiklet ustunde gezebilirsiniz, o kadar duz yani!!!
Rotalara gelirsek,

1. Ben yesillik de göreyim, duz ayak olsun zorlanmayayım, orman da olsun, sehir de olsun, ha bir de Hollanda sosyetesi, sanatcıları nerelerde yaşar onu da goreyim, yorulunca guzel bir yerde kahvemi de iceyim, derseniz
Rota Naarden-Bussum-Laren-Blaricum-Huizen rotası- 20 km civarı
Bisikleti Naarden-Bussum istasyonundan kiralayip (gunluk sanırım 7-8 euro civarıydı, 50 euro depozit olmalı) rotaya baslayabilirsiniz. Temponuza gore tum gun de surebilir, 5 saatte de bitebilir. Amsterdam'dan direk trene binerseniz 25 dk sürüyor yol. Laren rotanın ortalarına geldiği icin kahve icmek veya birşeyler atıştırmak için alternatif olabilir. Bussum'un alt tarafında kalan HEIDE denen bolgelerde binmek de cok zevkli. NOT: Pazar gunu ogrendim ki artik Naarden-Bussum istasyonundaki bisikletci pazar gunleri kapaliymis. Hilversum'dan kiralayin :) Ayrica en garantili keyif icin Laren civarinda oglen molanizi verin. En kokos, en yesil, en mustakil yer orasi.


2. Beni sosyete ile uğraştırma, düz yolu da sevmem, zorluk olsun, bu dümdüz ulkede iki tepe bul inip çıkayım, deniz havası alayım hatta park edip sahilde yuruyeyim, kum olsun çam ağacı da olsun, hatta dere vs yanında gezeyim iki de kuğu goreyim derseniz,
Rota Alkmaar-Bergen-Bergen aan Zee-Egmond aan Zee-Heiloo rotası
DUINEN dedikleri, ingilizcede DUNE olarak gecen kum tepeleri bu rotanın deniz kıyısı tarafında bolca var. Bisiklet kiralamak icin biz sehir içinden bir yer bulmuştuk ama istasyonda da vardı sanırım. Bu rota icin (ki bence her zaman icin) vitesli bisiklet kiralayın. Bu arada tabii ki elinizde bir harita olmasında fayda var. Bisikletcilerde yakın cevreyi gosteren bedava haritalar var. Onun dışında VVV ofislerinde farklı haritalar satılıyor. Cok büyük harita almamakta fayda var. Neredeyse her şehrin turizm burosu yani vvv'si var, netten bulabilirsiniz.
Bu rota secimlerinize gore 35km civarı olabilir daha da uzatabilirsiniz. Not: Birkaç turdan sonra gunde 50 km çok kolay yapılabiliyor. Kıyıdaki yerlerde birseyler atıştırabilir, sahilde yuruyebilirsiniz. Kum tepelerinie iniş çıkış efor gerektiriyor soylemedi demeyin. Ben uflayıp puflarken yanımda bacagı olmayan bir adamın kolları ile cevirdigi bisikleti ile ruzgar gibi gittiğini gorunce kendime gelmiştim.
devamını da daha sonra yazayım... Gouda, Castricum, Hilversum, Amsterdam cevresi de gelecek yazılarda :)

Perşembe

Nine Streets

Amsterdam'da üç ana kanalın arasına konumlanmış 9 adet mini sokak...Kanallar Heren, Keizers ve PrinsenGracht (hraht olarak okursanız Dutch olayını bitirmiş oluyorsunuz).
Butik mağazaların yanında cok da eski püskü ve 'nasıl da hala burada kalabilmiş bu dükkan acaba?' sorularına insanı yönelten yerler de var.
Hatta site bile yapmışlar, Nine Streets.
Dam meydanının bunaltıcı turist muhabbetinden uzaklaşmak, vitrinlerde hatun yerine ayakkabı, kıyafet, takı toka görmek için fena bir alternatif değil.
Birçok cafe,restaurant vs gibi mideyi memnun etme mekanları da mevcut. Benim simdiye kadar gidip de hakkında yorum yapabileceğim bir kaç yer var. Mokka, oglen bir sandvic, yaninda da kahve-tatli icin sirin. Yanında pancake delilerine uygun minik sirin bir yer de var. 9 tane sokak olunca cok tutamıyorum aklımda isimlerini artık bir zahmet hangi sokakta olduklarına siz bakın :)
Tavsiye edilmis ama henuz gitmedigim, saat 17'den sonra açık Quattro Gatti İtalyan restaurantı dışarıdan pek bir şirin duruyor. Ben ağır takılayım fine dining olsun diyenlere Bussia önerilir. Yalnız yemeğinizin sipariş verdikten 1 saat sonra gelmesi sizi üzmemeli...
Gene bir türlü gitmediğim ama önünden her geçişte gelecegim buraya dedigim Goodies fena görünmüyor cafe olarak.
Peynir alacağım ben ama marketten değil gerçek peynirciden derseniz birkaç adet de Peynirci mevcut :)
Geçerken mutlaka bir kafamı çevirdiğim Mendo pek dizayn bir kitapçı. Ama yanılmıyorsam daha cok Design kitapları var...Creative kitaplar olarak yorumlamışlar kendileri: fashion, architecture, photography, interior vs vs...
Loup'a gittik, piyasa bir yer ama şahane diyemem yemekler için...Yanında Brix gene piyasa yapma, sokak üstü oturma ve people watching için Dutch arkadaşların sıkça ziyaret ettiği bir yer...
Kışın Van Harte (Hartenstraat) pek sıcak geliyordu dekorasyon olarak, hem öğlenleri de açık.
Lust dışarıdan güzel görünüyor ama menü çok zengin değil. Hamburger isterseniz içinin pişmemiş olması olasılığı yüksek. Biz Gos'le mutfağa kadar köfteleri götürüp ay bunları yeniden pişirsek şirinliği yapmıştık!
PS: Pek severdim fotoğraf koymayı ama koya koya limitime yaklaşmışım, o yuzden bu ara boyle sade geçiyorum.

Çarşamba

Bekarliga Gercek Veda!!

Oyle kizlari toplayip, gobek atip duvak takmakla olmuyor iste...Izmir'de bir gelin adayi bunu kesfetmis! Olay tabii ki erkek icin icler acisi ama okurken "Vay be kiza bak gercek bir bekarliga veda partisi vermis!" dedim kendi kendime,

Olayin gazeteden alıntısı soyle "İZMİR'de klima ustası M.K., düğünlerinden bir gün önce, arkadaşlarıyla evinde bekarlığa veda partisi düzenleyeceğini söyleyen nikahlandığı gelin S.R.’yi, eski sevgilisiyle bastı. İzmir’de özel bir şirkette klima ustası olarak çalışan 27 yaşındaki M.K., internet ortamında tanıştığı ve yaklaşık 8 ay konuştuğu sekreter 23 yaşındaki S.R. ile evlenmeye karar verdi. Önce resmi nikah kıyan M.K. ve S.R., salonda düğün yapmaya karar verdi. Düğün için bütün hazırlıkları yapan, evlerini hazırlayan, gelinlik ve damatlıklarını alan, davetiyeler gönderen genç çift akradaşlarına ayrı ayrı bekarlığa veda partisi düzenlemeyi planladı.
M.K. kendi evinde, S.R. de kendi evinde düğünden bir gün öncesi veda partisi verme konusunda anlaştı.M.K. çoğu bekar olan erkek arkadaşlarını çağırarak evde veda partisi verdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde M.K arkadaşı R.T.'yle kendi partileri bitince gelinin veda partisine uğramaya, içeri giremeseler de nasıl eğlendiklerini görmeye karar verdi. İki arkadaş meyve sepeti ve çiçek alarak Şirinyer’de S.R.’nin bekarlığa veda partisi verdiği eve gitti. M.K.'nin mahkemeye sunduğu boşanma dilekçesindeki anlatımına göre, evde ışık olmamasına rağmen içeriden zaman zaman ses geldiğini duyan ve şüphelenen M.K. kapının zilini çaldı. Kapıyı gelin S.R. gecelikle açtı. Partinin erken bittiğini ve uyuduğunu söyleyen S.R.’ye inanmayan M.K., zorla içeri girdiğinde oturma odasında S.R.’nin daha önce kendisine söz ettiği eski sevgilisi O.M.’yi çıplak halde otururken buldu."


Bu mudur, budur!!!

Salı

Okunasi, Dinlenesi, Yenilesi :)

Okunasi icin Elif Safak=Siyah Sut- Pek seker anlatmis o aslinda her birimizin icinde olan minik kadinciklari :) Ilk basta lohusa bunalimi kitabi okumaya ne gerek var diye sığ bir sekilde dusunup uzun sure almamistim ama coook derin bir hata etmisim...Cok okunasi bir kitap bence... Dinlenilesi icin ATB Pres. Flanders-Behind...buraya basıyoruz, sarkıyı buluyoruz, dinliyoruz...pek hosuma gitti bugun kesfettim kendisini! Bu siteyi vocal trance seviyorsak kaydediyoruz...
Yenilesi icin marketten bir poset Quinoa alıyoruz...Benim kendisi ile ilk tanışmam Portland'da bir Peru restaurantında olmustu. Ilk gordugumde yanında mantar da vardı, daha dogrusu ustunde. Baktim gene raftan bana goz kirpiyor kus yemi misali, hadi alayim bu sefer dedim, aldigimdan beri pek bir artti muhabbetimiz! Yemesi cok zevkli, nasil yapacaginiz yaraticiliginiza kalmis, bana gore biraz suslu ince bulgur kendisi. Efendim ben bunu yeni kesfetmis olsam da, Inkalar bunu biiiinlerce yil once kesfetmis ve ekip dikmeye, yemeye baslamislar...Glutensiz oldugu icin Colyak hastaligi olanlar icin de uygunmus. Protein, kalsiyum, demir vs ne ararsan da varmis icinde...artik ne aradiginiza da bagli :) NaturWinkel marketinde bulunabilir kendileri. Ayrica Amaranth gibi bir arkadasi da var, henuz onu denemedim. Pismis ve pismemis halini sagolsun birileri cekmis koymus...
Ikinci yenilesi ise yagda hafif oldurulmus (bu oldurme sozcugunu kim bulmus?) kirmizi lahana. Bunu da yeni Amsterdam gelinimiz Asli sayesinde ogrendik. Muhtesem birsey! Sarimsakli yogurt da inanilmaz yakisiyor ustune!

Pazartesi

Alisacaksin...

Hollanda'da yasamakla ilgili kisa notlarim...

1. Her turlu isini yazisma denen ve en son 15-20 yil once mektup arkadasligi sirasinda yaptigin isle yapacaksin. Yazmaya, posta kutusuna gitmeye, pul almaya alisacaksin...Faturalarin mektupla gelecek, kac agac kesildi acaba bunun icin diye kaygilanacaksin, ama kagit copune onlari atarken geri donusturuldukleri icin sevineceksin...Mesela kredi kartini bile iptal etmek icin mektup yazacaksin...

2. Call center'larin belirli saatlerde ve hafta iclerinde acik olmasina alisip bir sorunun varsa is saatlerinde cozmeye calisacaksin...call centerlarin bedava oldugunu unutacaksin, her arayisinda "bu konusma icin dakikasi bu kadar para odeyeceksiniz" cumlesini duyacaksin...Mumkunse sikayet etmeyeceksin cunku cozemeyeceksin :)

3. Burokrasiye alisacaksin, sistemin en azindan islemesine sevineceksin, ama hicbir sey icin acele etmeyeceksin...Sirani bekleyeceksin!

4. Yolda yururken bir bisikletin sana carpmasinin arabanin carpmasindan daha yuksek olasiligi oldugunu ogreneceksin, sansliysan tecrube etmeyeceksin...

5. Restaurant, bar vs yerlerde bardaklarin deterjanli suya sokulup cikarilip kurumaya birakilmasina "fazla olmadigi surece deterjan vucuda zararli olmayabilir" dusuncesi ile ses cikarmayacaksin...

6. Etrafa bakarak yurumeyeceksin, arasira yolu da kollayacaksin, kisacasi kopek pisligine basmamaya calisacaksin...

7. Avustralya'dan gelen kuru sogani dograrken " Bu sogan icin ne kadar ucak yakiti atmosfere karisti acaba?" diye sormayacaksin :)

8. Servis sektorunde hizmet beklentini asagiya bir guzel cekeceksin...

9. Bisiklete binerek de gunluk yasantinin surdurulebilecegini gorup, arabasiz yasamanin o kadar da kotu olmadigini dusuneceksin

10. Bahsis vermediginde bunun normal karsilanmasina alisacaksin :) Sagolsun pinti arkadaslar :)

11. Sivi bulasik makinesi deterjani bulmak icin market market gezmeyeceksin...cunku yok...Alip Turkiye'den mi tasisam gibi dusuncelerle beynini yoracaksin...

12. Doktora istedigin zaman gidemeyecegini ongoruceksin, hasta olmayacaksin...Olucaksan da muayene saatleri disinda olmamaya ozen gostereceksin...Olursan da...Yandin :)

13. Her mevsim biiir suru taze cicegin tezgahlari suslemesine hayran olucaksin, 20 adet gulun sadece 2.5 euro olabilmesine sevineceksin...

14. Markete kendi posetini goturmediginde posete para vereceksin, cevreyi bu sekilde korumayi ogreneceksin...Evinde fazla poset varsa onun icin de "poset copu" bile oldugunu gorup sasiracaksin...

15. Copunu haftanin belirli gunlerinde (2 gun) cikarman gerektigini bileceksin, yanlis yaptiginda cop polisi diye bir kavramin pesine dusebilecegini aklindan cikarmayacaksin...Bu kadar donusumsel ortamda plastik copu bulamayinca sasirmayacaksin...

16. Yazin ortasinda bazen gunlerce sakir sakir yagmur yagmasina, buna ragmen sokaklarin gunes cikar cikmaz kupkuru olmasina sasiracaksin...

17. Musluk suyunun icilebilir olmasina sevineceksin, gene de tadini begenmeyeceksin

18. Kontra pedal frenin en son abinin 1985 model kirmizi pinokyo bisikletinde kaldigini sanacaksin, ama burada hala en populer fren oldugunu kesfedeceksin :)

simdilik bu kadar yeter, aslinda cok sey var olumlu ve olumsuz yazilabilecek...her sehirde/ulkede olabilecegi gibi...aklima geldikce yazarim :)

Salı

Dondurma ve Burger

Uzun zamandir yiyecek icecek konusuna el atmamisim, olmuyor boyle...
Amsterdam'a geliyorum farkli bir burger denemek istiyorum diyenlere onerilir Burgermeester. Oglen icin iyi bir alternatif olabilir. Elandsgracht'in bir ucunda bir subeleri mevcut. Burgerinizi ismarlarken yanmamis olsun vs gibi talepleri belirtmekte fayda var! Uyari, duvarlarinda kesilmeden once cekilmis gibi duran sigir, dana vs bilumum hayvan fotograflari var. Mumkunse alin evde yiyin :) Ustteki fotografta burgerlerin buyuklugunu goruyorsunuz, bolca pecete, kocaman bir agiz gerekiyor usulune gore yemek icin...
Burgeri yedik, simdi de dondurma yiyelim derseniz, Elandsgracht'in obur ucuna yuruyorsunuz, Prinsengracht ile birlestigi yerde Ijscuypje. Ismini okumak zor gelirse, kisaca icecube diyin olsun bitsin...Dondurmalari oldukca basarili. Bu arada bu ikisinin de Albert Cuyp tarafinda subeleri mevcut. Uyari, dondurma kasiklari Dutch standartlarinda, yani kocaman! Hep bir top aldim simdiye kadar ve hic bir zaman bitiremedim...Kornetleri de oldukca buyuk...

Cuma

Ilham geldi, sonra da temizlikci...

Ilham geldi!
Aldim tuali onume...
En mavisinden boyamak istedim, masmavi, denizi tasvir etmekti aklimda olan.
Ultramarine Blue...ne kadar guzel bir isim...
Hersey guzel basladi...Heyecanlandim, bu sefer guzel birsey yapiyorum galiba dedim...
Biraktim roller'i, ellerimle daldim resme, parmak uclarimla dalgalar yaptim...dokular cikti ortaya...
Biraz da gun batimi ekleyelim dedim, kirmizilar, sarilar, turuncular koydum karsi koseye, gunesi andirsin diye de biraz parlaklik kattim bronz tonu ekleyerek...
Biraz da altin rengi,
"Tamam simdi oldu" dedim,
birkac saniye durdum, durdum, durduumm...
Iceriden aldim bir tarak basladim resmi taramaya...Taradim, beyazlar kattim, sarilar ekledim, renklerle oynadim...
CK yorum yapti : Hah basladi bizimki diye...
"Sanatciya karisilmaz, ismarlama sanat olmuyor iste" dedim, cunku onun icin Ege denizini resmetmekti aklimda olan...
Gitgide tum renkler karismaya basladi...Birseylerin kotuye gittigini anladim...Once maviler asiri sarinin etkisi ile yesile dondu, sonra kirmizilar kahverengiye...Beyaz yardim edemedi tualin ustundeki katmanin gitgide koyulasmasina...Karisti, karisti...Finalde Haki renk cikti bu kadar karistirmanin sonucu olarak...
Sonucta ne mi oldu,
benden bekleneni yaptim!
yaklasik 45 dakikami, 100 ml boyayi, 50 ml heavy medium gel'i, bir suru parmagimi, taragimi, mutfak scoth brite'ini, yerlerdeki parkeleri (ev sahibinin nasil olsa), sortumu, litrelerce suyu feda ettim...vee...
Tuali yikadim!
Simdi bembeyaz bana bakiyor, sanki hicbirsey olmamis gibi aramizda...Hic dokunmamisim onun beyaz safligina, o hic ses cikarmamis ustunde oynadigim oyunlara...Simdi bir sonraki maceramiz icin beni bekliyor, ben de ilham gelmesini...
Aslinda herkes istemez mi cogu seyin boyle bir anda kolayca yikanip gitmesini ve unutulmasini!

Çarşamba

Yaz Onerileri

Sicak oldu burasi, hem de cok sicak...Amsterdam soyle soguk boyle yagisli derken birden isindi, kavurdu bizi! Tam da "biz serine alismisiz Turkiye cok sicak simdi" derken!
Evin on cephesi ile arka cephesi arasi 15 dereceyi bulan sicaklik farki kis versiyonunun tam tersine dondu. Bizim salon artik 16.00-22.00 arasi kullanima kapali.
Onerilere gelirsek, yazin dinlemesi cok keyifli bir parca: Arnica Montana - Sea, Sand and Sun...
sevdim bu kadini denilirse diger parcasi da cok iyi Memories of the Seas...