Çarşamba

:)

Tansaş'tayım.
Kasada ödeme yapmak üzereyim ama gazete bir türlü geçemiyor kasiyer kızın önünden.
Ben de herhalde gazetenin fiyatını göremedi diye bir süre bekleyip, "fiyatı 50 kuruş" diyorum.
Kız kafasını gene gazeteden kaldırmayarak yanıtlıyor "Ha yok fiyatına bakmıyorum, bir haber var da ona bakıyordum!"

Pazar

Power Dancer & Booster Maxx

Aksam Aslı'yı arıyorum, hadi diyor, gidelim...
Salondan mac sesleri arasından tanıdık bir ses geliyor :"O dönen şeye binme!" diye son direktifi veriyor.
Çıkıyorum, Dam meydanında buluşuyoruz.
Panayıra dönmüş meydanda renkler seslere karışmış, arada çıkan çığlık sesleri korku tünelinden(!) mi geliyor yoksa Booster Maxx'e bir delilik edip binenlerden mi belli değil.
Önce o top atılıp da develerin hareket ettiği bölümden başlıyoruz, sonuncu oluyor bizim develer, diğer çocukların yanında.
Sonra hadi power dancer'a gidelim diyoruz.
Önce masum masum dönmeye başlıyoruz, henüz eğlenceli kısmı. Biraz daha hızlanınca henüz mercimek çorbamı içeli bir saat olduğu aklıma geliyor, hızla gözümü kapıyorum. Ben kapadıkça alet hızlanıyor, Aslı'nın gözü gayet açık bas bas bağırıyor, ben acaba nasıl denk getirsem de bu aleti çalıştıran adamın bulunduğu camlı bölmeye kussam diye düşünürken alet iyice hızlanıyor, salondan gelen ses geliyor aklıma...Keşke onu dinleseydim diyorum.
Işıklar, mercimek çorbası, müzik, etraftaki bizi izleyen insanlar, hepsi birbirine karışıyor. Yavaşlayıp da durunca oh be kusmadan atlattım bunu diyorum.
Asıl önemli noktaya geliyoruz, Booster Maxx 4G. Aslı niyetli, emin adımlarla ilerliyor. Ben "biraz izleseydik bari" demeye vakit bulamadan kendimi oturmuş buluyorum. 4 kişilik bölgede sadece ikimiz varız. Kalkıncaya kadar 10 kere bu güvenli mi acaba diye güvenlik kontrolleri yapıyoruz. İlk dakikalar gayet keyifli, oldukça yüksekte olduğumuz için Amsterdam'ın bir kısmını kuş bakışı izliyoruz. Aslı "çok yüüüksekkk" derken, ben de mantıklı insan olarak "plazada çalışırken de bu kadar yüksek oluyor" gibisinden çıkarmalar yapıyorum.
Bir de paraşütle atlamış cool insan modundayım. Booster başlıyor dönmeye, bir iki derken 125 km hıza eriştiğinde vücudumun ortalarından beynime doğru hiç olmadığı kadar yüksek bir basınç hissediyorum. Tamam diyorum, birazdan gideceğim öbür tarafa...Derin derin nefes alıp veriyorum ama nafile, her dönüşte o basınç daha da artıyor. O kadar sakinim(!)ki hiç sesim çıkmıyor, Aslı arada sırada bağırıyor, ayılıp bayıldım mı merakta, bir kaç ses çıkarıyorum ama sonra gene susuyorum.
İndiğimde artık bu lunapark eğlenceleri için yaşlandığımı hissediyorum:). Booster'dan gelen baş ağrım, Power Dancer'dan gelen sırtımdaki ağrı ile birleşiyor ve hep beraber kol kola eve dönüyoruz.
Yok karar verdim, bir daha hayatta binmem bu kadar "adrenalin" dolu aletlere!

Perşembe

Soğuk mu yoksa taze mi?

Acaba diyorum, bu havanın hallerinden en çok etkilenen kişiler bizler miyiz?
Hava soğuk olur, 'aman çok soğudu'; sıcak olur, 'ay yanıyoruzzz' şeklindeki yakınmalarımız hiç bitmiyor.
Yazın Coco'yu eve davet ettigim bir gun,bizim salon günbatımı ile beraber oldukça ısındığı için buram buram yanarken bir yandan da uf cok sıcak, ay yandım gibi terimler kullanıyordum. Baktım bizim hatun bana gene laf yetistiriyor "yoo hava gayet iyi, ben memnunum".
Aradan 3 ay gecti, geçen gün pencereyi açtım evden çıkmadan önce sıcaklık kontrolu için, baktım bizimki bahçesindeki sonbaharı süpürüyor o soğukta! Ekim ayı ortalaması burada gunduz 14 derece civarı, o gün de 11 dereceydi sanırım. "Cocooo cok soğuk değil mi, ben üşüyorummm" diye bağırdım aşağıya. Cool biçimde süpürgesini bıraktı, baktı bana "Haayır, soğuk değil, taze hava bu!" dedi. Hayır dedim soğuk işte, bana soğuk!
Beni kaale almadan keyifli keyifli süpürmesine devam etti, ben de sadece kafamı çıkarmış olduğum pencereyi sıkı sıkı kapattım içeri girdim...
Görüldüğü üzere çocuğa küçükten hava şartlarından memnun olması öğretilmiş. Ne kadar Türkleştirmeye çalışssam nafile, o minik bir kuzeyli ve hep öyle kalacak!

Not: Geceleri sıcaklık 3 derecelere iniyor bu ara, buralara seyahat etmeyi düşünenlere duyurulur...Ama öte yandan da bu hafta inanılmaz güneşli...Sanırım buuz gibi bir güneşli havayı, gıpgri ve yağışlı bir güne tercih ederim!

Cuma

Gecen sene bugunlerde...

Gecen sene ekim basi bu manzaraya bakip hayran kaliyordum...ve fotograf cekmek icin dogru ani bekliyordum...



Gecen sene tam da bu haftasonu kanallarda kurek yarislari yapiliyordu, Amsterdam coktan sonbahar renklerine burunmustu, bu sene henuz burunemedi...Gecen sene gene bu zamanlar, yeni evimize pencereden girmeye calisiyorduk...

Gecen Sene Bugun

Hafizasini gereksiz her turlu seyle doldurabilme yeteneksizligine sahip insanlardan biriyim.



Eger iyi bir yere gidecegine inanmiyorsam eski esya atamama huyum sanirim beynime de bulasmis. Hersey birbirine linkli, sarkilar, tarihler, parfumler, tatlar, isimler, yerler...


Sanki iclerinden birisini silsem atsam, formulu bozulmus excel dosyasi gibi error verecegim!
Herseyi buyuk bir duzen icinde tarihlerle atiyorum hafizama.

"Gecen sene bugunlerde ne yapiyorduk biliyor musun???" seklindeki sorum, sevgili kocamin kafamin normal calismadigina dair yorum yapmasina sebep oluyor.

Mesela gecen sene bugunlerde, Amsterdam'da kaldigimiz "guzide muhit" dam meydanindaki otelde 2.5 aylik konaklamamizin son gunlerini ve yeni evimize tasinacak olmanin heyecanini yasiyorduk.
2007, ilk defa dunyanin obur yanina dogru cikacagimiz uzun ve Mon Chi Chi'li yolculugumuzun son hazirliklarini yapiyorduk.
2006, Hayatimizda ilk ve son defa, binbir inceleme sonrasi, en batmayacak gorunen sirketten satin almis oldugumuz tur'u yapacak seyahat sirketinin batmis oldugunu ogreniyorduk.
2005, is ariyordum, gorusmelerine gittigim ve ileride calisacagim sirketin beni 3.5 ay surecek gorusmelerden sonra ise alacagini henuz bilmiyordum. Bir yandan da eski evimiz kucuktu diye tasindigimiz(tamam benim yuzumdendi!) yeni evimizin de fazla buyuk oldugunu farketmis, kendimizi uyurken yatak odasina kilitliyorduk :)
2004, Seattle'da gunlerimi bol bol kirmizi yaprak fotografi cekerek geciriyordum.
2003, Isi birakip MBA'e yeni baslamisken, yeniden ogrenci olmanin ve yeni insanlarla tanisacak olmanin mutlulugunu yasiyordum. Hem de bir ay sonra tanisacagim o yeni insanlardan birinin mustakbel kocam olacagini bilmeden...
2002, Ilk defa is hayatina giris yapmis taze mezun, yeni is kadini pozlarinda, 36.5 yuksek okcelerimle pur makyaj ortalikta dolanip, egitim aldigimiz binada buldugum her kosede salima sarinip uyumaya calisiyordum.


Daha da geri gidebilirim ama akillara ziyan olacak biraz daha uzatirsam. Aslinda bu kadar genel bile degil, gun gun karsilastirma yaptigim da oluyor. Faydali birsey mi? Hayir!!! 09/10/09 00.09 bu ani da hafizama bu rakamlarla atarken, iyi geceler ve benimkinden bos hafizalar diliyorum:)

Yaprakları Beklerken

Yağmur çiseliyor...'Kusura bakma, yaz geldi geçti, artık benim mevsimim geldi, o yüzden ben yavaştan çiselemeye başlayayım' dercesine...Genelde yağmur 'yağmıyor' burada, usul usul çiseliyor...Özür diliyor sanki düştüğü yeri ıslattığı için. Gri bulutlar yeryüzüne o kadar yakın ki, sanki yağmur değil, bulutlar çiseleyerek yeryüzüne iniyor.
Havanın daha da karardığı kış günlerinde bazı günler sokak lambaları hiç kapanmıyor. Bence şehrin en güzel aksesuarları-turuncu romantik sokak lambaları.
Kanallara düşüyor turuncu uzuun uzun ışık yansımaları...
Bu şehri gece daha çok seviyorum.Sokaklardakı o sessizliği ya su tavuklarının bozuk salıncak sesleri ya da 30 yıllık bisikletlerin paslı gıcırtıları bozuyor (ya da o cok sinirimi bozan scooterlar).
Sonbahar geleli çook oldu buralara, şimdi yaprakların sararıp düştüğü en son bahar zamanı. Belki sonbahar yerine ilkkış da denilebilirmiş hissiyatını yaratan, kombinin gazına basılmasına sebep olan günler bütünü.
Şimdi Amsterdam'ın yapraklarını bekliyorum, sarı sarı, usul usul kanallara inmeye başlayacaklar yakında. Günlerce öylece suda yüzecekler, kanaldan geçen gezi teknelerine aldırmadan bir o yana bir bu yana salınacaklar...Kısa ömürleri kanal temizleme teknesinin ağlarına takılıncaya kadar devam edecek. İşte o gün gerçekten kışın geldiğini anlayacağım...
Çıkardığı buhar yüzünden kışa en çok yakışan nostaljik teknelerden birinin fotoğrafı ile noktalıyorum :)