Çarşamba

Elma vaarr, elma vaaar...

Hollanda'da markete girdiginizde farkli elmalar gorebilirsiniz.
Risk almayi sevmeyen, yesil Granny Smith'ci biriyseniz en kirmizi elma tavsiyem sizi acmayabilir.
Ben granny smith'i sevmeme ragmen farkli elmalari denemeyi severim. Hatta guzel, sert bir kirmizi elma benim icin onceliklidir.
Albert Heijn'da deneye deneye sevdigim iki elmayi buldum.
Biri BRAEBURN.
Digeri de JONAGOLD.
Ikisi de asiri sekerli olmayan, sert, kirmizi, hafif mayhoslugu olan elmalar.
Braeburn daha mayhos, Jonagold ise daha karakterli bence ( kocama sorarsaniz Jonagold icini baymis, hani duttan yapilmis cevizli sucuk ya da o pesinden cok dolandigi sutlu nuriyesi baymiyor da bu nasil bayiyor anlamadim...).

Diger elma cesitlerinden ELSTAR bana gore coook sekerli, FUJI de seker sinirimi asiyor...
Braeburn icin buldugum tanim soyle: Sulu, gevrek, mayhoşumsu tatlı, krem meyve etli, sert ve iri bir elma türüdür.
Jonagold icin ise: Sulu, tatlımsı mayhoş krem meyve etli, gevrek ve iri büyüklükte bir elma türüdür.

Ne diyeyim, elma sevenlere afiyet olsun!

Cuma

Ev Yapimi Burger, Gel Keyfim Geelll

Bu bir dünlük yazisidir. Dünüm keyifliydi...Neden mi?
Dünüm 17 dereceydi, dünüm güneşliydi, dünüm doğanın içindeydi, dünüm lezzetliydi...

Dünümüzü odamiza erkenden vuran güneş ışınları başlattı. Doğa bizi çağırıyor dedik, ormana doğru erken bir sabah yürüyüşüne çıktık. Bunu hergün yapalım dedim, o kadar emin olma burası Hollanda hava ne olur belli olmaz dedi (Bugun kapalı ve yağışlı:). Dönüp en kalsiyumlusundan kahvaltimizi yaptık, eş işe uğurlandı, bana da yeni aldığım mor sümbüllerimin durduğu masamda hafif güneşle internetleşmek kaldı.

Öğlen somona eşlik eden avokado salatamı mideme indirdikten sonra içine koyduğum sarımsağın da uyutucu gücü sayesinde kendimi salonda kedi gibi güneşte uyurken buldum. Uyumadan önce, ben bu avokadoyu ağaç yapacağım diyerekten avokado üretimine başladım. Aynen fotoğraftaki gibi kürdanlı adam modunda şu anda...


O'nun telefonu ile uyandım, sesimden anladı tabii "uyuyor muydun?" dedi, "yoo uzanmıştım" dedim ama yemedi :)
Sonra çıktım, dışarıda havanın evden de sıcak olduğunu görüp çiçek böcek modunda yürümeye başladım. İki miniminnacık çorap aldım alışveriş dakikalarımın sonunda. O'nunla buluşup yakınımızdaki yüzme havuzunu keşfettik, ardından geleneksel arabalı ve self scannerlı Albert Heijn'ımızı yaptık. Akşama yemek yapmadım dedim, önce dışarıda yiyelim dedik, sonra hadi evde kendimize burger yapalim dedim. Eski burger krali olan kocamın gozu parladi, hemen scharrel (açık hava hayvanı :) magere burger etlerimizi kaptık. Hersey tam olmalı dedik, burger ekmeklerimizi, marulumuzu, ketçapımızı, kolamızı, domateslerimizi (tasty tom torstomaten) kaptık, geldik. Yemeğe girişmeden önce hava kararmadan son bir yürüyüş yaptık.

Önce halka halka soğanları yağda çook hafif öldürdüm. Sonra koftelerimizi biraz tombiklikten kurtarıp tavaya attım. Ekmeklerimizi tost makinesine yolladim. Domateslerimizi ısıttım.

Ekmeklerin icine ketcap ve hardal sürdümmm, üstüne halka soganla halka domatesi yerleştirdimm sonra marul katıldı aralarına ve beklenen kofte de gelince ta ta taaa hamburgerimiz hazirdi. Kendime portakal suyu da sıktım. Öğlen avokado kontejyanım dolduğu için avokado koyamadım artık...

Bunları afiyetleee mideye indirdikten sonra Lost saatimiz geldi, yukarıda projeksiyon odamıza çıktık. Göbeğimle ben koltuğun yarısına yayıldık. Az sonra çekirdek, elma, portakal derken bütün geceyi tıkınarak geçirip, kısa bir kitap okuma seansının (Kazancakis-Kaptan Mihalis) ardından uykuya daldık.

Dün keyifliyfi, dün çok sıcaktı, dün çok lezzetliydi...
(58 kiloya teşrif etmiş ayıcık M.)

Çarşamba

Koca Gobekli Amsterdam


Gobeginiz hizla buyuyorsa, artik hamile kiyafetleri almanin vakti gelmistir. Simdi benim gibi panige kapilip "Aman tanrim, Kalver'de de oyle guzel bir hamile butigi falan da yok, kaldik mi zevksiz Dutch modasinin ellerine" diye dovunmeye baslamadan once konudan komsudan iyice ogrenin ki simdi oldukca fit gibi duran gobeciginizin ileriki gunlerdeki haline gecmeden elinizin altinda bir iki guzel bol bisileriniz olsun.
Ne gerek var, son 3-4 yildir hersey hamile kiyafeti gibi zaten diyorsaniz, gobek ve alti bolgesi icin yaniliyorsunuz. Tamam ustleri bir sekil aldiniz normal magazadan, ama o catirdaya catirdaya catlayan gobeginizi neye sokmayi dusunuyorsunuz?
Ben de ilk aylar, yillardir ustumden zaten cikarmadigim taytlarim, skinny jeanlerim derken idare ettim ama ne zaman ki 3.aya yaklastim, tehlike canlari calmaya basladi. Once spor montumun beni darlandirdigini farkettim, sonra kadim dostum skinny jeanimin...
Bir Istanbul ziyaretinde hemencecik penye pantalonumu aldim, evde giymek icin. Bella Mom bu konuda super. Turkiye'de uretilmis olmasi beni ayriyaten cezbetti, cunku cin mali seylerden nefret eder oldum! Neyse henuz sismedim fazla diyip baska da bisi almadan Amsterdam'a donunce (-5 derecelerdeydi o gunler sevgili sehir), acilen kot almam gerektigini farkettim. Kendimi arkadas onerisi ile hemen H&M'in gebe kadinlar bolumune atip en bol skinny jeanimi aldim (42 beden!!!). Sunu hemen belirteyim oyle ahim sahim modeller yok H&M'de (oldum olasi normalde de pek bisey bulamamisimdir bu markadan). Neyse kotu hallettik derken bir gun alt komsumdan cok daha iyi seceneklerin oldugu magazalar oldugunu ogrendim. Kot demisken, onerilen kemer bolumu olmayanlardan almanizmis, cunku ileriki aylarda sıkabiliyormuş.

NOPPIES: Aldigim tshirtun icinde designed in Netherlands, manufactured in Turkey diyor, e daha iyi ne olabilir ki! Ozellikle kot ve kumas pantalonlar acisindan tam bir cennet. Calisan hamileler icin de bence cesitler bol. Ben etrafi hamile kiyafetleri ile doldurmayi sevmedigim icin cok da birsey almadan ciktim bu magazadan.


Amsterdam'daki lokasyonlarindan cikip hemen koseyi donerseniz, GEBOORTEWINKEL'e geliyorsunuz. Ben ziyaret ettigimde 70%'e varan indirim vardi bazi urunlerde. Hemen hic de hamile pantalonuna benzemeyen yazlik bir pantalon kaptim, degil hamilelik sonrasinda da bir yil icine giremem ben bunun...Ayrica bebek kiyafetleri, kangrular, bebek arabalari...vs vs cesit cesit urun mevcut. Kiyafet olarak kuzeyli tasarim markalari raflarda yerlerini almisti. Zaten bu gebelik modasi isinin en meraklisi kesinlikle Isvec gibi kuzeyli ulkeler (bknz Isvec seyahatimde hayatimda gormedigim kadar cok hamileyi bir arada gormustum!, sanki birileri "Ureyin!" emri vermis gibiydi)! Inceleyebileceginiz bazi markalar Mamalicious, Oueen Mum, Fragile...vb.

Internetten arastirayim once derseniz bu siteleri oneririm, kiyafet disinda diger ihtiyaclar da temin edilebilir...Ha unutmadan, hamile kiyafetlerine POSITIEKLEDING deniyor...

http://www.kidsfactory.nl/ Gebelik, bebelik heeersey var...

http://www.medela.nl/BENELUX/index.php suttur pompadir bakila sagila...






http://www.bugaboo.com bebek arabalari pek sevilen bir markaymis kendisi...


Ben gene de kargo pantalonumu da Turkiye'den Bella Mom'dan alip pek de iyi etmisim...Cok rahat ve cin mali degil :)))

Yazin karni burnunda olacaklarin isi kolay, en ciceklisinden boceklisinden yazlik boosbol elbiseler(hani o magazalara girince "aman gene hamile kiyafetleri moda" dedigimiz elbiseler) kesin hayat kurtacak :)

Hollanda'da hamile olmak ve dogum takibine ise baska bir yazida deginmeli. Gerci bu konuyu benden cok daha iyi bilenler vardir: Yasasin ebelik sistemi ve evde dogum! Haa karin catlaklari icin Weleda'nin (Etos ve bazi kozmetiksel marketlerde bulabilirsiniz) catlak onleme yagi, yani zwangerschapsolie gayet guzel (aman tanrim Dutch mi ogreniyorum ne? hayiiiirrr aslaaa!!)

Freeshopsal Öneriler



Freeshop benim icin adinin tam ziddi anlamda özgür olmak bir yana en fazla 5-10 dakika kalabildigim, bazen hic giremedigim, her girdigimde de en az iki parfum sıkıp cıktığım mekanlara verilen genel isimdir.


Niye bu kadar kisitli vaktin var derseniz, ic hat olsun dış hat olsun ucuşa hep 1 saat kala havalimanina teşrif ederiz biz (Elite Plus sağolsun:). Ben dakikalari sayarken biricik aşkım son anda gitmenin verdiği büyük keyifle yayılır da yayılır araba koltuğuna. Onun için de erkenden havalimanına gitmek çook büyük bir ızdıraptır. Bu son anda havalimanına gitmelerin bir diğer versiyonu da son anda karar verip gitmektir. Bavul hazırlamak, evi toparlamak, ödenmemiş faturalarınızı ödemek vs için sadece bir iki saatinizin kaldığı versiyonlar...

Konuyu dağıtmadan ben önerimi yapayım. Reklamsal konuları sevmem ama şans eseri yaklaşık 10 dakika süren son freeshop ziyaretimde aldığım Dior Skin Nude göz altı kapatıcımdan pek memnunum.

1.5 yıldır Clinique kullanıyordum, rengini tutturmam biraz vakit almıştı ama son beraberliğimizden memnundum. Huyum batsın aynı ürünü uzun süre kullanmak bayar beni (parfüm vs için de aynı durum geçerlidir). Yeni birşeyler olmalı illa ki. Baktim Clinique kapatıcım 6 aylık şanlı şeref süresini doldurmuş, artık ayrılmamız gerektiğini ve hayatıma yeni ürünlerin girebileceğini, gene de dost kalabileceğimizi anlattım ona ve çöpe yolladım kendisini. Clinique maskaram da ne zaman açtığımı hatırlayamadığım için aynı yolun yolcusu...

Neyse freeshopta satış danışmanına yanaşıp "Beeen bir göz altı kapatıcısı arıyorum, hafif olsun, parfümsüz olsun, ama güzel de kapatsın, tenime uysun..." şeklinde kriterlerimi sıralarken, kendimi Dior standının önünde buldum. Dior da yıllar önce kapatıcısını kullanıp parfümünden dolayı çok da sevemediğim bir markadır. Önyargı ile yaklaşmıs olsam da yeni çıkan mineralli ve hafifi ürünleri Dior Skin Nude Hydrating Concealer'ı kısıtlı vaktimde almış bulundum. İlk gözlemlerime göre gayet güzel bir ürün. Gerçekten hafif ve nemlendiğinizi hissediyorsunuz (eğer benim gibi her gece göz altı nemlendiricisi kullanma konusunda tembelseniz tam size göre bir ürün). Hem de kullanma süresi 1 yıl, yani 6 ayda bir yarısı bile kullanılmamış kapatıcıları atıp durmama gerek kalmadı!

Yok benim gözaltı kapatıcım kaşımı, gözümü, torbalarımı, morluklarımı, her yanımı kapatsın derseniz sizin için mükemmel ürün olmayabilir.

Bu arada satış danışmanının "göz altlarınız her zaman böyle mor mu, yoksa özel bir durum mu var? diye sormasına hic hic sinirlenmeyip "hamileyim de, demirdendir" şeklinde kendi çapımda bir cevap veriyorum (ayrica sabahin 7 sinde baska ne renk bekliyordu ki?), ama yalaaan evet benim gözaltlarım mooor, torbam yok ama morlugum var, onları da seviyorum kardeşimmm! Renk katıyorlar yüzüme!

Ek olarak geri kalan 4 dakikamda da bir adet Estee Lauder Sumptuous Bold Volume Lifting maskara aldım, henüz onu tam çözemedim ama değişiklik iyidir iyi :)) Zaten benim için makyaj bu iki ürüne ilave bir de allıktan oluşur, onu da bu aralar kullanmıyorum.
Bu alışverişimin sonunda bir ilke imza atıp son çağrıda uçuşa yetiştim, hatta eşimden sonra güvenlikten geçmek bile yeni aldığım makyaj ürünlerinin verdiği keyfi bozamadı :)

Ham-To-Be


Yok kelime oyunu yapip hamile olmayi ham-to-be haline falan getirmedim. Baya baya bildiginiz ham olmaktan bahsediyorum.

Ilk haftalarda hadi kusma kontejyani ve istahsizlik derken 49 kilolari gormustum de simdi geldigim 57 kilo hangi kontejyandan alindi hic bilmiyorum???

Suclu kim diye aranirsak,

Sabahlari neredeyse her gun yedigim yumurtali-peynirli omlet mi?

Her sabah ictigim koccaman bardak portakal suyu mu?

Kasikla yeme sureti ile bana enerji kattigina inandigim tahin-pekmez cifti mi?

Aksamlari dizi izleme seanslarima eslik eden aycekirdegi mi?

Hadi bebeler oynasin diye surulmus nutellali ekmek mi?

Porsiyonu arttirmanin zarari yok dusuncesi mi?

Yeni kesiflerim yari kuru erik ve avustralya kayisisinin (ah aman tanrim ne muhtesem bir tattir ooooo!) ayarini kacirmis olmam mi?

Demir ve vitamin hapi mi?

Yoksa internet basinda oturmak mi? (en suclu goruneni bu)

Sucluyu bilmiyorum da dogru yolda olmadigimi biliyorum.
Hani yuzume baksaniz gayet eski halimdeyim, ama asagiya gobegime gozunuz kayarsa sanirim 6 ayliklar gibi duruyorum su anda.
Neyse gene masa basi ayarini kacirmayayim, hazir Hollanda'ya gunes dogmusken, havalar da azicik isinmisken, kendimi yuruyuse atiyorum simdi (yazarken kendim de inanamadim ama evet evet yuruyecegim)... Cesit cesit kuslarin bahari mujdeledigi sirin bir yerde uyanmanin verdigi pozitif enerjiyi dogru kullanmali simdi!



Pazartesi

Geyikler Ne Yer, Ne Yemez...

Hollanda'da sanirim en sevdigim konunun basinda atik yonetimleri geliyor. Ben ki yillardir Istanbul'da camlarimi ayirmis, kagitlarimi ayirmis, hatta kagitlari ayirmakla kalmamis defalarca kullanilabilir hale gelsin diye ilk is yerimde kirli kagitlari cevirip yaziciya yeniden defalarca yuklemis bir ekolojik dongu insaniyim. Ha isyerinde onemli bir cikti alanlar benden nefret etti mi? evet ama olsun ekoloji adina her turlu kotulugu yaparim!
Istanbul'da ekolojik debelenmelerimin sonucu sitemizde bulunan ama genelde kimsenin toplamadigi cam coplerine defalarca sise atmamla son buluyordu. Ya da kagit copu diye koyduklari ama herhangi bir kartonun sigmasi mumkun olmayan minicik coplerin yolunu asindirmakla yetiniyordum.
Neyse, sonra ne mi oldu, Hollanda'da bu konuda cennetime kavustum! Amsterdam'da daha genis bir ekoloji mezhebi varken su anda tasindigimiz yeni mekanimizda cop yonetimi inanilmaz onemli bir konu oldu!
Bahcemizde uc adet konteynir bulunuyor. Gri genel copler, mavi kagit ve yesil de organik atiklar ve bahce copleri icin. Bitmedi, bir de plastik ayristirma isi var. Plastikleri de toplamayabasliyorlarmis bu hafta. Yetmiyor daha da isterim derseniz evdeki alet edavati (mesela tasinirken kirilan utunuzu) atmak icin de ozel istasyonlar var...


Gad isimli bir sirketin koydugu cop yasalarinin en zor olani ise genel coplerimizi ayda iki kere almalari!!!
yani bizim gibi, aa karsi komsu copunu cikarmis biz de cikaralim diye aksamin sekizinde copunuzu cikarinca, yandi gulum keten helva...o sizinle iki haftadir yasayan coplerinizi iki hafta daha yaninizda barindirmaniz gerekiyor!!!
Neyse ki havalar soguk diyorum, gecen sene de iki ay evde olmadigimiz icin ve cop gunu gectigi icin seyahate cikarken arka balkonumuzu cop olarak kullanmistik :)
Kiyafet vs geri donusturmek icin konteynirlar zaten var, burada yeni kesfim de kitap geri donusturme konteyniri :) ohh evdeki American Idioms sozlugunden kurtulmak icin daha guzel bir yer bulunamazdi. Ya da fasa fiso dolu business wisdom kitaplari. Global management in future, how to be a great leader, effective time management....ohh kurtuluyorummm!
Simdi en guzel konu ise, cop de olsa benim bazi seyleri atarken icimin gitmesi. Mesela caaanimnohutlu bulgur pilavini elimin ayari kacinca fazla yapmisim, e cope mi gidecek? Artik sevgili kocamin midesini cop olarak kullanmayi biraktim (e azcik daha koyayim, yok sen az yedin, e kalacak mi bu simdi....), simdi yeni favorim geyikler!
Istanbul'da kedi kopek, Amsterdam'da marti, kugu, su tavugu derken simdi yeni ekolojik dostlarim geyikler ve pacali tavuk.
Cok yakinimizda bir geyik parki var, karnabaharin kabuklari, bulgur pilavi, artan tavuklu bezelyeli yemek derken baya baya gastronomik secimlerini ogrenmeye basladim. Inanilmaz bir sekilde sanki kopek besler gibi ben veriyorum, onlar elime elime bakiyorlar. Arkami donup giderken daha doymadik dercesine acayip sesler cikariyorlar...
Simdi bu hayvanlar neler yedi, patates, havuc vs sebze kabuklari...Portakal kabugu yemiyorlarmis, pucha! Muz kabugunu da yemediler, solmus laleleri de birkaci isirdi birakti, demek ki laleler ve portakal kabuklari organik cope...
Ohhh mutluyum, ekolojigim, donguselim, geyigim...!
Ha geyik demisken Albert Heijn'da geyik eti ve hattadevekusu eti satiliyor! Aman benden uzak olsunlar, henuz gastronomik anlamda oraya gelemedim!