Salı

Deko Mim

Bugun canim dekorasyon cekti!

1. Dekorasyonda en sevmedigin 3 sey?
Endustriyel mutfaklarin evlere girmesi
Antika adi altinda eski pusku esyalarin ortami doldurmasi
Agir, hantal, Amerikan mobilya duran her turlu kanepe, dolap vs...

Dayanamayacagim bir tane daha yazacagim, "futuristik" adiyla suslenerek insanda uzay gemisine binmis hissi yaratan her turlu sey

Ay bunu da yazmam lazim kesinlikle duvardan duvara hali kaplama - mide bulantisi getiriyor!

2. Dekorasyonda en sevdigin 3 sey?

Sadelikle canli renklerin bir arada kullanilmasi
Duvar stickerlari ve tek duvarda farkli renk ya da duvar kagidi uygulamasi
Tas-ahsap-cam-metal'in uyumlu beraberligi


3. Evden atsam da kurtulsam dedigin esyalar?

Dilsiz usak (kimse almazsa cope atacagim evsiz usak olacak!)(kendisi eylul itibariyle artik yok:))
Televizyon ve saz arkadaslarindan olusan kose (hic sevmiyorum televizyon izlemeyiiii)
Bir adet yer minderi (bunu da attim gitti!)

4. Evde gorunce seni mutlu eden objeler?

Artecnica Kelebegim

Royalukb gergedan altligim
Pluto geyik mumlugum Lake Tahoe'dan 15 saatlik yolculukta torbada tasinmis dev kozalagim
Turks&Caicos menseli conch'um
ve tabii ki Tosun

Haydi sira Mona Lisa ve Nesli'de!

Pazar

Balyoz Indirilecekler

Bazen hayal ediyorum...elimde kocamaaan bir balyoz...kizdigim, sinirlendigim kisilerin kafalarina boyle buyuk bir hisimla indiriyorum...

Simdi bu balyozu indirmek istediklerime gelince...

1. Gitmedikleri, gormedikleri, tatmadiklari, bilmedikleri, almadiklari, vermedikleri, hissetmedikleri, okumadiklari hersey hakkinda atip tutan yani ingilizce olarak bullshit uzerinden gecinenlere...Alttaki imaj bence her ofiste basucuna asilmali!



2. Polat Alemdar kilikli kucuk is adamlarina - Yas 35 yat, kat, at, avrat vs tarzi hayallerle uzun siyah paltolarla ortalikta dolanir bu tur mafya babaciklari, bir de beyaz gomlek giyerler, dunyayi kurtarirlar duslerinde...

3. Pazarlama kitaplarini okumus yutmus ve bu sayede tum pazarlama konusunda kendini guru olmus sayan, orada burada bilmis bilmis konusan minik is kadinlarina...Bu tiplerin toplandigi belirli sirketler vardir, herkes de bilir soylemeye gerek yok :)

Bu minik is kadinlari icin hayat topuklu ayakkabisinin alt tabanindan baslar, laptopunun ekraninda biter...


4. Hayati cok ciddiye alanlara...

5. 8-14 yas arasi cok bilmis cocuklara...Piyanoyu en iyi o calar, ingilizcesi muhtesemdir, 15 sporu bir arada yapmaktadir, annesinin guzel yaris atidir o aslinda...

6. Butun hayatini Starbucks'ta kahve icmek, alisveris yapmak, geyik yapmak, hava atmak vs gibi gereksiz aktivitelerle geciren bos insanlara...ya da hayattaki en buyuk derdi yaz tatilinde hangi Beach'te mojitosunu yudumlamak olan insanlara...



7. Yasi ileri, benden deneyimlidir diye dinlemeye kalktiginizda gereksiz binbir turlu seyle beyninizi doldurmaya kalkan yasli teyzelere...

Ogrenciyseniz hemen size kendi kizinin en iyi universiteyi bitirdigini anlatir, sizin de hayirlisi ile en iyi universiteye girmeniz icin dua etmeye baslar...Oysa belki en iyi olmak degildir hayattaki amaciniz...

Bekarsaniz cevresinden ornekler verip herkesin evlenmis oldugunu, sizin de hayirlisi ile uygun bir kismet bulacaginizi soyler...Oysa belki evlenmek degildir en buyuk amaciniz, belki bekar da mutlusunuzdur, belki hayirlisi odur...

Evliyseniz hemen "kac yillik evlisin yavrum?", ardindan da "hah zamani gelmis, cocugu geciktirmeyin" muhabbetine girer.

Bu muhabbet sizin sabir seviyenize gore uzar da gider...En iyisi hic girmemektir!

8. Yanindaki karisini ortup sagda solda yuruyen "acik" insanlara, her baldira bacaga yiyecek gibi bakanlara...

9. Durmadan sizinle kendini kiyaslayanlara...Bu tur insanlar zaten hicbir zaman mutlu olamazlar. Ellerinde olsa boyle insanlar gunde kac kez tuvalete gittigini bile karsilastirir digerleriyle...

10. Ucaktan en once, hatta ucagin kapisi bile acilmadan once ben inecegim telasinda olup da kemerini ucak yere deger degmez acanlara, ucanlara, kacanlara...

"Acaba ucak dusecek olsa gene bunlar mi ilk cikar ucaktan" sorusunu akla getirenlere

11. Sebze meyve satarken en curugunu carigini torbaya dolduranlara...

Liste uzaaarrr da gider... Sigmaz buralara, eminim sizin de upuzuuun listeniz vardir ama negatife dondurmeyelim modumuzu! Herhalde is hayatinda su anda aktif rol aliyor olsam liste is yerinden bolca ornekle de dolardi!

Çarşamba

MUY BIEN!

Ispanya kacamagi yapildi, cok da iyi oldu! Gecen hafta Amsterdam'in kasvetli ve yagmurlu havasindan kacarak gunese, kuma, guney kulturune, alisverise, guzel yemeklere, guzel insanlara, genis caddelere, daga, tasa ve Ispanyolcaya dogru bir yolculuk yaptik...

Konulara mevzu bahis mekanlar Barcelona, Valencia ve Alicante ya da diger adi ile Alacant (Turkce olsaydi kesin Alakent olurmus geyigine maruz birakilan kent).
Plaj : Barcelona'ya resmen yaz gelmis. Icimizi donduran ve yazi bitirip tekrar kisa dondugumuz panigini yaratan soguk Amsterdam haftasinin ustune anca bu kadar iyi denk gelebilirdi bu seyahat. Biz de firsattan ziyade ayagimizi suya sokalim, sahilde yuruyus yapalim diyip uzun ugraslar sonucu (trafik isiklari konusu), park yeri bulup sahile ulastik. Sansimiza ise tam bir nudist gay-lezbiyen plajinin ortasina gelmisiz! Basladik yurumeye ama gorduklerimiz karsisinda daha fazla dayanamayip kendimizi plajin disina attik. Yanilmiyorsam MarBella plajiydi burasi. Alttaki fotografin altlar olmayan versiyonu!
Trafik isiklari : Normalde bizde "Yesil Dalga" denen bir olay vardir hani, isiklar sizin arabadan baslayarak yavas yavas yesile doner de belirli bir km'de devam ederseniz hic takilmadan gidebilirsiniz vs vs. Barcelona'da bu olay tam olarak tersine calisiyor! Yani isiklar ileriden baslayarak size dogru yavas yavas kirmizi oluyor. Yani ne yaparsaniz yapin mutlaka durmak zorundasiniz her gaza basis sonrasinda! Bu durum delirtti tabii ama yapacak birsey yoktu...Valenciya'da neyse ki yesil dalga olayi hala calisiyormus...

Insanlar : Yok yok kesin akdeniz kulturu sirayet etmis ruhumuza. Bu yasa kadar boyle gelmis ruhu da alip kuzeye entegre etmek tabii ki cok zor oluyor. Bu yuzden Ispanya'ya inince "Oh Akdeniz'e geldik" seklinde bayram havasina giriyoruz. Insanlar sicak, guluyorlar, gulumsuyorlar, siz Ispanyolca konusmaya calisirken suratiniza "ezik bu galiba" der gibi bakmiyorlar...Insanda Ispanyolca ogrenme hevesi yaratiyorlar...Insanda housekeeper'a yardim etme hissi bile yaratiyorlar! (oteldeki Cordoba'li yasli housekeeper teyze ile yatak carsafi degistirdik :)

Ister istemez kuzey ile guney kulturunu karsilastirmaya basladik. Baktik yasadigimiz yerden soguma noktasina hizla yaklasiyoruz hemen vazgectik :)

Alisveris : Normalde alisveris delisi degilimdir... Ama itiraf edeyim ki Amsterdam'da mini mini magazalardan ve cesitlilik yoklugundan bunalan ruhum kendini Ispanya'da kaybetti! Meger ne cok ozlemisim zincir magaza kavramini! Her kosede ayni takim : Oysho, Zara, Mango, Massimo Dutti, Sfera, Calzedonia, Women's Secret, Bershka...Baktim normalde delise alisveris ve tuketim olayina kokten ters beynim bile kendini Barcelona havasina kaptirmis, bir magazadan digerine kosuyor! Askili tshirt, sort, parmak arasi terlik uclusu ile bir sehirde dolasmayali cok olmus. Karar verildi, uzun sureli ve araliksiz olarak su seviyesinin altinda yasamak bunyemize zararli.
Hic sevmedigim alisveris merkezi icerisinde dolanma aktivitesini bile ozlemisim! Tabii oglen siesta saatlerinde bazi magazalarin kapali olmasina hala alisabilmis degilim.
Binalar: Yazlik denilen yerlerdeki binalar inanilmaz apartman! Yani biz bile hani Marmaris'i, Bodrum'u mahvettik betonla diyoruz ama bizim yazlik mekanlar Ispanyollarinkinin yaninda sirin kaliyor! Bazi yerlerde resmen gokdelen yapmislar deniz kenarina...Yani sehir iclerinden bahsetmiyorum, etraftaki yazlik yerlerden bahsediyorum...Alicante, bu beton binalardan nasibini almis sehirlerden biri. Biz kendi capimizda Bagdat caddesinin eski ve uzun binalarina benzettik bazi kisimlari...10-15 katli binalardan olusuyor sehir...Park yeri bulmak bazi yerlerde imkansiz. Gerci bir festival vardi sans eseri, onun da etkisi oldu.
Yerel kaynaklara gore zaten Alicante civarina daha cok Ingilizler ve Almanlar geliyormus. Madrid tarafi daha cok yazlik icin Valencia tarafina gelirken, asil jet set kisim ise Malaga ve Kanarya adalarini tercih ediyormus. Galiba bir de Palma de Mallorca...

Ama kumsal acisindan cok cok sanslilar...Uzun ve kum plajlara sahipler hem de kilometrelerce. Deniz acisidan diyemem ayni seyi, cunku bizim bildigimiz dibi gorunen zumrut yesili vs denizleri yok, bol dalgali, ruzgarli denizleri...En populer plaj aktivitesi...aaa adini unuttum su raketle oynanan toplu sey....aaa neydi???

Yemek : Tapaslari gecelim simdilik, Valencia'da (okunusu aslinda Balen-thee-a imis, V'yi B olarak okuyorlar) hayatimizdaki en iyi Italyan yemegini yedik, hem de bir alisveris merkezinde~Kanyon vari bir merkezdi...Mekanin adi Il Tempietto.
Alicante'de ise adi Burger Beach olan bir yere oturup burger istedik; alinan cevap ise "Su anda Burger yok" oldu!

Domuz Gribi : Alisveris ederken yanimda hapsiran veya burnu kizarmis biri olursa hemen o magazayi terk ettim! Ne kadar etkili bir korunma yontemi. Gecen sefer yanimda kolonyam vardi, bu sefer almamisim, nasil rahatsiz oldum anlatamam! Neyse antibakteriyel el jellerinden alarak kendimi guya garantiye aldim. Ucakta aksiran tiksiran oldukca da birbirimize bakip bakip "kesin domuz gribi bu" seklinde yorum yaparak kendimizi dezenfekte edip durduk...
Kuafor : Bu konuda da ben gene bizim kuaforlere daha cok guveniyorum. Rapunzele donen imajimi Hollanda mercilerine emanet etmemek icin bu defa Ispanya'yi hedef sectim kendime...Sokakta dolasirken iyi bir "Peluqueria"ya kendimi attim. Yani ben iyi oldugunu dusunuyordum ama sonucu begendigimi soyleyemem. Saclarimi iyice kisa kestirme hissi bile yaratti ama Turkiye ziyaretime birakmaya kararliyim...Bir de sacimi kesen Amsterdam'da yasamis Fasli cikinca basladi benimle Hollandaca konusmaya. Dilim kurudu ben konusmuyorum bu dili demekten!
Cilgin Ispanyol indirimleri : Henuz baslamamis maalesef! Temmuz'da baslayacakmis ve galiba herkes o gunu bekliyor, ya da ben oyle hissettim. Ben de sanki Temmuz'da da gelicekmisim gibi bazi ivir zivira "Indirime girince alirim bunlari" gibi yorumlar yaptim.
Bikini : Her koseden bikini tasiyordu. Her yerde bikini gorunce ister istemez Amsterdam ile karsilastirip her mevsim cizme ve botlarin vitrinde bas koseleri almasi geldi aklima...Bikini denemelerinden cikan sonuclar : Spora Gitmeyenler Dernegi t-shirtumu giye giye yakinda Plaja Gidemeyenler Dernegi t-shirtunun patentini alacagimi anladim...Ust Medium, alt Large kavrami cok cok yeni ve uzucu oldu benim icin! E kardesim el kadar yapmayin su bikinileri! Giyebilen var giyemeyen var! 20'li yaslarin basinda 34 bedenler giyip "ah bu cok bol olmaz bana" gibi soylemlerden 10 yil gibi kisa bir sure icinde nasil da "38 beden bu ama bunlarin kaliplari dar" soylemlerine gelmisim aklim almiyor...(midem aliyor ama:) ITIRAF EDIYORUM: Bir de bu alti ustu ayni beden olan ve degistirelemeyen bikini grubu fobim oldu. Bir magazada altlari degistirip uckagit yapmayi bile dusundum acikcasi!
Ozetle Ispanyolca ogrenmeye karar verdim!
Uc yil once de ayni girisimde bulunmus ve su cumle ile sonlandirmistim cabalarimi: Una nina y un nino estan bailando!

Mimeliza

Eliza sormus ben yanitliyorum :) Ilk kez mim'lenmenin de keyfini yasayaraktan!

1-Kullandığınız parfümün markası nedir? Kenzo Amour ve Narciso Rodriguez
Ben tam bir parfum delisiyimmm!!! Her cikan kokuyu denerim! Lisede bile edebiyat dersinde ogretmen tahtaya kalk ve bir konu hakkinda konus dediginde "Parfum" konusunu secmistim :)

2-Kullandığınız kremin markası nedir? Clinique - Super Defense SPF 25

3-Şuan okuduğunuz kitabın adı nedir? Op ve Anlat - Alain De Botton

4-En son aldığınız 3 ürünün adı nedir? Ispanya'da yaz gelmis oldugu icin ve sicaklik 30 derece civarinda oldugu icin bol bagcikli gladyator sandalet (Amsterdam'da belki de hic giyemeyecegimi bile bile)
Coco icin bir minik vahsi ayi ve elbise (belki Mon Chi Chi'yi bunlarla takas edebilirim dusuncesi ile)
Kukuxumusu diye bir markadan kuzulu kupa!

5-En çok sevdiğin 3 dizi film nedir? Sex and The City, Lost (her ne kadar son donem beynimin sinirlarini asmis olsa da), bir de baymadigi bolumlerde Avrupa Yakasi...

hadi ben de mimleyeyim!

Monalisa Dusleri

Ithal Meyveler Diyari

Ulkede meyve agaci yok, ya da varsa bile Albert Heijn raflarini doldurmaya yetmiyor. Kilo ile meyve alma devri coktaaan kapandi ama en azindan istedigimiz meyveleri bulabilmek de bir luks. Ornegin mevsim kiraz mevsimi, 3 kere kiraz aldim Albert Heijn'dan...Ilki Fransa, ikincisi Belcika ve ucuncusu Yunanistan'dan binbir karbondioksit yakaraktan, ucaraktan, plastik posetlenerekten gelmisti...(en iyisi Fransiz urunu cikti bu arada, hic hazzetmem normalde kendisi ile ama)

Kirmizi uzun biber de ithal: Israil, Ispanya...gidiyor liste
Soganlar Sili'den (tamam Hollanda'da da sogan yetisiyor)

Fasulyeler Zimbabwe, Kenya...

Kisacasi belki de %90 ithal urun var sebze meyve reyonunda...

Ama demirbas Hollanda urunlerini de unutmamak lazim, patates ve domates! Kumlu topraklar sagolsun!

Bunlarin icinde hic Turk urunu olmamasi tabii ki dikkatleri cekiyor. Simdiye kadar sadece inciri gordum...

Cuma

Uc Yesil Ask

Uc yesil askim: Avokado, Kuskonmaz ve Enginar!
20'li yaslara kadar ismini duyup, cismini gormedigim 3 sebze. Avokadoya meyve de deniyor ama benim icin sebze kendisi. Avokado ile icli disli olmamiz Amsterdam'a tasinmamizdan ve Sili'li arkadaslarimizla tanismamizdan sonrasina dayaniyor. Cata (aslen Catalina) tam bir avokado delisi! Ondan sonra ben de delisi oldum bu yagli duran ama bir iki dokunusla muhtesem bir tada donusen sebzenin. Ben en cok Hass cinsini seviyorum, neyse ki bizim ulkede de ozellikle Antalya'da bolca uretiliyor avokado ama cinsi farkli. Biraz tuz ve limonla bile yerim ben bunuuuu! ama Guacamole en guzel hali...

Kuskonmaz, nam-i diger asparagus :)(bu adi daha guzel sanki!) Bu bir suru renge ve sekle girebilen kuskonmaz bir tek kotu ozelligi disinda kalbimdeki yerini her zaman koruyor. Kotu ozelligini buradan gorebilirsiniz (biraz sayfanin altlarina inin). Yemesi en zevkli olani inceliginden oturu disi kuskonmaz. Erkek olanlari pek bi kaba saba! Yetistirmek istedim ama urun vermesi 3 seneyi buluyormus! Kalsin...

Enginar ise bana hemen Izmir'i cagristiriyor...belki Gumuldur'de devamli gordugum enginar tarlalari yuzunden :) Milobi pilavini, Mucum ise dolmasini muhtesem yapiyor. Ben ise hicbirini yapamiyorum...ayni tad olmuyor. Vietnam'da enginar cayi mevcutmus, bitki cayi delilerine duyurulur. Ayrica Italyan likoru Cynar da enginardan yapliyormus. Ben galiba sebze olarak tuketmeye devam edecegim kendisini.

Westerpark-WestergasTerras ve Espresso Fabriek

Amsterdam'da park denilince hep Vondelpark geliyor akla ama aslinda sehrin kuzeyinde kalan Westerpark da bana kalirsa iyi alternatiflerden biri. Parkin icerisinde eski bir gaz fabrikasi var-Westergasfabriek. Ama oyle cirkin bir endustriyel kalinti degil bu fabrika. Cok hos bicimde kulturel etkinliklere, galerilere, restaurant, cafe ve hatta sinemaya (art house cinema- Het Ketelhuis) ev sahipligi yapan bir komplekse donusturulmus. Gaz fabrikasinin kapanmasinin sebebi ise 1960'larda ulkede dogalgaz kaynaklarinin bulunmus olmasi. Park, bisiklete binmek icin de gayet keyifli. Yalniz haftasonu cimlik alan oldukca kalabalik oluyor.

WestergasTerras ise parkin sakin bir kosesinde, suyun kenarinda bir teras-restaurant. Biz brunch amacli denedik, ama bunun cok da iyi bir fikir olmadigini anladik :) Saat 15.30'a kadar cok basit bir menu var. Bizim "kahvalti" sinifina giren sadece peynirli sandvic oldugu icin butun ogleni sandvicle gecirmek durumunda kaldik. Servis tabii ki yavas, cunku az calisan var.
Parkta bir sonraki gelisimiz icin gozumuze kestirdigimiz yer Espresso Fabriek. Piknik masasi konseptini ozleyen varsa, en iyi yer burasi. 10.00-18.00 arasi aciklarmis haftasonlari-yani kahve-sandvic kahvaltisi icin uygun olabilir...

Perşembe

Amsterdam'da Park Yeri Iskencesi!

Amsterdam'da arabali yasam eziyet gibi! Hem arabam olsun hem de merkezde oturayim diyorsan yandin! Ya park yeri iznin olucak sokaga koymak icin (yaklasik bekleme suresi 5 yil), ya da cok paran olucak!!! Arabasiz gecen 10 ayin sonunda arabali olmaya karar verdik. Karar verdik ama sebebi komsumuzun 1 adet park yeri fazlaligi olmasi. Yoksa bu sehirde merkez icin ozellikle arabali yasam tam bir bela! Sokakta park etmenin saati 5 euro! Aksam 19'dan sabah 9'a kadar ise 20 euro verip rahaaatca uyuyorsunuz!
Simdi komsuda park yeri yoksa tek alternatif otopark bulmak. Otopark'in bos olmasi da sans, cunku yer olmadigi icin abonelik almiyorlar cogunda.
Yaptigim ufak capli arastirma sonucu siki durun aylik otopark ucretini acikliyorum!!! en azi 300 euro aylik! Ev kirasi olur bu bizim ulkede!!! Yani istedigim saat birakayim, alayim derseniz tek alternatif bu. Bu secenek icin de en az 3 ay abone olunmasi sart. Bize 1 aylik abonelik gerekti, aradim taradim sonunda kucuk bir garaj buldum.
Arabasiz gunler dilegiyle!

Çarşamba

Odun Firininda Pizza icin Da Portare Via

Pizza yerim ama odun firininda olsun, donmamis olsun, o an gozumun onunde yapilsin, bir de incesinden olsun derseniz Amsterdam'da cok begenilen bir pizzaci tavsiye edilir!

Da Portare Via, Leliegracht ustunde kucucuk bir odun firini denebilir. Cunku iceride pizzanizi beklerken ayakta durmaniz ya da 3 kisilik yerde yer varsa oturmaniz gerekiyor. Yazin disariya da masa atiyorlarmis.
Kisin ise tek sans alip eve gelmek ya da orada hemen acip yemek.
Pizza demisken hayatimda yedigim eeeenn iyi pizzanin pizzanin dogdugu yer olan Napoli'de olmasi cok sasirtici degil tabii ki. Ama yedigimiz yeri acilen onermem lazim, Trattoria Medina. Adresi Via Medina, 32 Napoli.



Yuzmek ya da yuzememek...

Insan kendi ulkesinden uzakta, hem de dogal guzellikler acisindan daha da bir uzakta olunca anca fotograflarla avunuyor (ya da atliyor ucaga 3 saatte Ege'ye iniyor :))
Hollanda bisiklete binmek icin yaratilmis bir ulke olsa da insan arasira bir dag falan gormek istiyor etrafta!!! Bu kadar duzluk akillara zarar. Hadi duzlugu gectim suyun rengi nedir oyle? Zaten bu Avrupa ulkelerindeki nehir ve kanal sohbetlerine artik imtina ile yaklasiyorum. Yok iste bizim denizlerimiz gibi turkuaz bir renk yok sizin ulkelerinizde:) Amerika desen ayri bir felaket bana gore "denize girmek" icin. Tamam deniz yok okyanusa giriceksin de, her biri digerinden fena! Atlantik mi istersiniz Pasifik mi? Bir kere okyanusa girmek yurek istiyor. Her yerde yer alan bugun kirmizi bayrak var giremezsin, bugun sari bayrak var-gir ama k.ci kolla uyarilari insani sudan uzaklastiriyor. Hatta asagida goreceginiz uyariyi gorunce (olay Pasifik'in x kosesinde geciyor) biz "Yok artik! bu suya girmemizi beklemiyorlar herhalde" demistik! Neden kisaca GIRMEYINIZ yazmazlar ki sevgili Amerikalilar...
Dangerous Shore Break ve Sudden Drop Off favorilerim! Her cumlenin sonuna da bogulabilirsiniz vs yazip yureklere korku serpmekteler...
Oysa bizim denizlerimiz boyle mi! Bir kere bize uyariya zaten gerek yok. Gerci Bodrum'da meteor cukuru denen yerde uyari vardi - ben gene dinlemeyip 18 metre diye rivayet olunan yerden atlayip (bircok kisinin yaptigi gibi) fena halde sakatlanmistim, sonuclarini burada anlatmayayim:)

Queens Day Is Fikirleri


Queens Day'in ne kadar turuncu oldugu malum...Bir de olayi sadece fotograf cekmenin disina tasiyanlar icin ayni zamanda yesil de bir gun! Yesil derken para anlaminda diyorum, gerci eurolar rengarenk!
Simdi bu vergisiz kazanc gununde sadece pili pirti satanlar disinda gercekten kar (yumusatm aisarete neredeydi?) eden insanlar da mevcut. Bakiniz alt komsumuz! Bize aylar oncesinde "Ben Queens Day'de bira satacagim" dediginde birbirimize bakip gulmustuk, olayin ciddiyetini farkedememistik. Ben de "iyi ben de mercimek koftesi satarim yaninda" gibi soylemlerle olayi gecistirmistim.
Tarihler 30 Nisan'a yaklastiginda baktik alt bahcede bir hareketlilik basladi. Kutu kutu biralarin arkada depolandigini gorunce demek ki dogruymus seklinde heyecanla o gunu beklemeye basladik. Komsumuz bir guzel buzlu kovasini kurdu, basladi biralari satmaya! Yukaridaki fotografta gorulebilecegi gibi sirtina da Coco'yu aldi.
Bizim ulkede bir dusunun! Gayet iyi gelirli komsunuz bir bayram gunu cikip seyyar saticilik yapacak! Tamam seyyar degil ama tezgah seyyar! Olacak is degil!!! Iste ne kadar yargilayici, onyargilari olan, kimsenin kendi olmasina onem vermeyen bir toplum oldugumuz ortada. Bu arkadaslar icin ise konu basit : BASKALARINDAN BANA NE! Tabii kar kismi bin euro'yu bulunca "bana ne!" kismini daha da vurgulu soyleyebilirsiniz! Altta musteri yogunlugu goruluyor:) Bence baskalarinin gozunden hayati yasamamayi ogrenmek icin burasi cok dogru bir yer...

Kuzeye Yolu Dusenlere

Nasil oluyor da kisin bu kadar karanik gun geciren yerlerden bu kadar guzel tasarimlar cikabiliyor? Danimarka, Isvec, Norvec gibi ulkeler ozellikle dizayn konusunda bence oldukca basarililar. Internette dolasirken bu yukaridaki kuzulara rastladim! Mobile dedigimiz (Turkcesi ne oluyor ki bunun?) hani tavana asilip da boslukta donup duran objeler diyelim...Danimarkali Flensted'in urettigi bu mobile'lar cok alinasi! Yalniz kuzulu modeli artik satilmiyor sanirim sitelerinde goremedim. Neyse belki baska bir teknikle evde uretime gecilebilir:)
Benim diger bir "gorunce gulumsedigim" objem ise Pluto'nun uretimi donen geyik mumlugum! Hemen her gorenin girisimci ruhu ile "bunu biz de uretebiliriz, bi bakalim nasil donuyor" muhabbeti yaptigi mumluk bir Isvec seyahatinden kalan en guzel ani benim icin. Isvec'e yolu dusenlere oneri, kesinlikle Pluto urunleri olan bir yer bulun ve kendinizi kaybedin!

Salı

Tommy Sample Sale

Burcak sagolsun Mayis'in ilk haftasinda gerceklesen bu alisveris aktivitesi icin neredeyse bir ay onceden adreslerimizi almisti. Bir gun davetiyemin geldigini gorunce arkadaslarimdan birini aldim dustuk yollara. Oncelikle gidecegimiz yeri bulmamiz uzun bir zaman aldi ve bizim enerji seviyemiz o sirada oldukca dustu. "Gitmesek mi, e gitsek de ne alacagiz ki, hava da cok kotu..." cumleleri arasinda mekana geldigimizi koccamaan Tommy posetleri ile sokakta dolanan hatunlardan anladik. Bulundugu ulkenin guzide dilini ogrenmemis, ogrenmeye de niyeti olmayan iki sahsiyet olarak (tamam ben sucluydum davetiye bendeydi) davetiyenin ustundeki yazilari fasa fisodur bakis acisi ile internetten cevirmeye gerek kalmadan gittigimiz icin "Canta ile girilmez" mevzusunu atlamisiz. Ikimizin elinde daha dogrusu omzunda iki kocaman canta, kapidaki izdanbut amcaya cantalarimizin bizim icin cok degerli oldugunu, onlari asla birakamayacagimizi anlattik. Birakmadan giremeyecegimiz konusunda kesin kararli olduklarini gorunce ( ve kapinin onune yigilmis canta yiginini gorunce) hemen Turk usulu "O zaman biz birer birer girelim" dedik. Bu oneriye de hayir yanitini alinca, baska care yok diyerekten ucra koseye cantalarimizi saklayip girdik. Herhalde Dutch hatunlar gibi yerlere atacak degildik cantalarimizi!
Efendim girmemizle bir Popo ile tanismamiz bir oldu. Bir gun onceden Burcak uyarmisti "Giyinme kabinleri yok" diyerekten ama bu kadar aleni olmasini beklemiyorduk. Icerisi tiklim tiklim olmasi yaninda, sanki acik bir giyinme odasina donmustu! Erkekli kadinli herkes mayodan gomlege, pantalondan thshirte herseyi gayet rahat giyip cikariyordu. Oyle bizim gibi bir kosede ay oram gorundu ay buram gorundu derdi olmadan ozgurce (e tabii Hollanda ruhu) takiliyordu. Arkadasimin hamile bir kadinin karni ile tanismasi, panter desenli tangali bir "erkek" gormesinden sonra artik cikalim dedik. 20 parca limitini herkes doldururken biz toplamda 4 parca alimla "sample sale'in en az alim yapan insanlari" unvanini alip, kasiyerdeki kadinin "Is that all???" soylemleri arasinda kendimizi disari attik. Bu gunden yanimiza kalan birer adet tshirt ve benim icin iki adet sipidak terlik oldu. Sen cok yasa Tommy!

Cinque Terre





Italya'da en sevdigim gezilerimizden biri Italya'nin cizmesinin on bolumunde Genova'nin alt kisminda kalan Cinque Terre denen ve 5 koyden olusan bolge olmustu...Cok fazla yazmayacagim, fotograflar anlatiyor zaten bolgenin sirinligini ve guzelligini...Yalniz bu fotograflarin sonbaharda cekilmis oldugu gercegini akilda tutmak lazim, zira yazin o kalabalik italyan aileleri "Bella Italia!" diyerekten bolgeye akin ediyormus!

Pazartesi

BRASSERIE HARKEMA

Kendini "Parizyen Brasserie" olarak tanimlayan ve eski bir sigara fabrikasi olan mekanimiz bence gozlere ve mideye senlik bir restoran. Oncelikle yeri itibariyle oyle sokakta gezerken girebileceginiz bir yer degil, sayet arka sokaklardan gecmeyi sevmiyorsaniz. Dam meydani ve cevresi gibi oldukca turistik (e artik yerel insanlar olduk ne de olsa!) bir yere bu kadar yakin ve bu kadar turistik olmayan bir mekani bulmak beni cok sasirtmisti. Dam meydaninda o tavanindan inek sarkan hediyelik esya dukkanini saginiza alip sakin ve sessiz NES adindaki sokaga girince aaaz ileride solda Harkema'yi gorebilirsiniz. Oglen de acik ama bence asil havasini aksam kazaniyor burasi. Duvarindaki deeev saraplik ozellikle ilgimi cekmisti ilk ziyaretimizde. Yemekleri lezzetli ve Amsterdam'daki bircok mekana gore oldukca uygun fiyatlara sahip bir menusu var (oyle fuzyon falan da degil!). Dekorasyon-hizmet hizi ve yemek kalitesini koyunca bence Amsterdam'da denenmesi gereken yerlerden biri.