Çarşamba

Dilsiz Usak Gidince...

Agzi vardi, dili yoktu...Ikili dilsiz usak...Kendimi bildim bileli, evlendigimizden beri her 3 tasinmamizda da bizim geldi. Benden oncesini de sayarsak sayisiz kere tasinmisligi vardir. Ilk gordugumde o kiraz rengi ahsabi cok hosuma gitmisti. Bir daha hic ayrilmazmisiz gibi gelmisti. Ilk evimiz kucuktu, ama hepimiz sigabiliyorduk(ben gene de ev kucuk diye tasinmak istemistim)...Ikinci evde ayri bir odasi bile oldu. Ucuncu evde, kosesine cekildi...Kullanilmaz oldu...ne gomlek giyen vardi ne de pantalon.Kendini iyice ise yaramaz hissetti, sustu, pustu...
"Hadi Amsterdam'a tasiniyoruz" dedigimde canlandi, kalkti bizimle geldi...Basina geleceklerden habersiz. Tam iki bucuk ay kapali bir kutuda yasamini surdurdu, sonunda yeni evine yerlesti...Ama olmuyordu iste, ise yaramiyordu, degersiz hissetti kendini, hatta "fazlalik". Ustu toz tutmaya baslayinca gitme vaktinin geldigini iyiden iyiye anladi. Bir arka odaya, bir yatak odasina tasindi durdu ama yer edinemedi kendine...
Sonunda bu sabah 8.15 itibari ile "evsiz usak" oldu. Kendi ellerimle goturdum onu sokaga biraktim...Ama biliyordum ki yeni sahibi ona benden daha cok ihtiyac duyan biri olucakti. Tam olarak 1 saat sonra biraktigim yerde degildi, coktan yeni sahibini bulmustu bile. O cok sevdigi gomleklere, pantalonlara yeniden kavusmus oldugu hayali ile benim de icim rahat artik...Hoscakal dilsiz usak!

1 yorum:

  1. Yaziiik :(
    Bu dilsiz usak lafini da senden ogrenip ne gulmustum sasirdiktan sonra...
    Hadi bakalim bol gomlekli bi evi olsun insallah!

    YanıtlaSil