Pazar

Yine Yeni Yeniden Taşınıyoruz!

Evet bu evimiz de miyadını sonunda doldurdu ve artık gitme vaktimiz, kendimize yeniden yeni bir yuva kurma vaktimiz geldi. Kocacıımın işyerine olan uzaklığımızın 40 km olması, Hollanda'da trafik yok diyenlerin fena halde yanılmış olması, yeni bir tecrübe (ya da macera) yaşama isteğimiz ve şu ana kadar bir evde yaşama süremizin maximumuna gelmiş olmamız sebebi ile buradan ayrılıyoruz. Bu karda kışta ve de 1 hafta içinde nasıl ev bulacağız hiçbir fikrim yok ama belirsizlikler de hayata heyacan katıyor doğrusu!

Bir kış masalında birbirimize 'eveyyyttt!!!' diyeli 5 sene olmak üzere ve durmadan taşındığımız evleri sayarsak,

1. Kabataş: Muhteşem manzara vs Küçük ev. Tabii ki bir bayan gözünden küçük ev burun farkı ile öne çıktı ve ben daha 6 ay yaşadığımız minik evimizde huysuzlanmaya başladım. Her haftasonu kiralık ev aramaya çıkma teklifi ile gelen karısının ısrarına daha fazla dayanamayan koca sersemlediği bir anda teklifi kabul etti veeee...

2. Zekeriyaköy: 330m2 de geçen 6 ay, kara kış ve kendi çapını aşan evde oturmanın getirdikleri...İki kişi iken kalkıp 6-8 kişilik evde(!) oturmaya kalkınca, gece uyurken bile kendimizi odaya kilitlememiz kaçınılmaz oldu. Bir de kapının arkasına projektörü bekçi diye koyup kendimizi çifte garantiye alınca artık gitme vaktimizin geldiğini anladık...

3. Kemerburgaz: İlk aşk, belki 100'den fazla ev gördük sana ulaşıncaya kadar, Çekmeköy'den Bağdat'a, Ataşehir'den Maslak'a her yere baktık, sen karşımıza Kemerburgaz'da yani 2004'te ilk kez ev aramaya başladığımız yerde çıktın. İstanbul'da ilk defa huzuru bulduğumu hissediyorum, geceleri gördüğüm bol hırsızlı, tsunamili(!), huzursuz kabuslarım sona eriyor ve mutlu mesut 2.5 yıl yaşayacağımız bu eve yerleşiyoruz. Bir sonraki durak...

4. Prinsengracht: Amsterdam'da ilk kez ev bakmaya başladığımızda her evin kapısından çıkışımızda 'aman tanrım nereye geldik, dönelimmm' diye birbirimize bakıyorduk. Salonun ortasında daracık dönerek merdiven çıkan evler, yatak odası 10 mkare olan evler, her yana eğimli evler, minicik evler, odalarında duvarda lavabo olan evler, renkli cam süslemeleri olan evler derken çember gitgide daralıyordu. Çoğu eve bizim gardrop sığmayınca onu da gözden çıkarmayı düşündük, ama hayır kısa süre sonra bu şirin evi beğendik ve ilk görüşte 'tamam tutuyoruz' dedik.

1.5 yıl süren (ama evin içinde yaşadığımız toplam süre 1 yılı bile bulmayan) beraberliğimize şubat ayı itibari ile bir son veriyoruz...

5. ? : Şimdi sıra yeni adreslere yelken açmaya geldi. Bu evle beraber 5 yıla tam 5 ev sığdırmış olacağız (ve yüüüzlerce otel!). Hedef Bussum-Laren-Hilversum bölgesi yani Het Gooi. Bu ev arama maceramızın sonu ne olur bilmiyorum ama çok çok zor ev beğendiğimizi biliyorum. Hakkımızda hayırlısını diliyorum!

Not: Taşındığımızdan beri bakın gelin misafir odamız var, Amsterdam'ın göbeğindeyiz günleri sona ermiştir, gelmeyenlere geçmiş olsun. Gelecek olanları yeni adresimize bekleriz (bizi evde bulursanız tabii!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder