
Son dakika çıkılan bir Frankfurt seyahati. Seyahati en anlamlı kısmı ise super hiper mega ve her türlüsünden farklı ürün bulabileceğime inandığım Alman marketleri !
Uzun zamandır birşeyler eksik diyorum bizim buradaki düzende. Geçen hafta bizimki ile oturduk, düşündük, bulduk. Koocaman supermarketleri özlemişiz! (bunu Türkiye'den Scoth Brite bulaşık süngeri taşırken de farketmiştim) Genelde bir ucundan bir ucuna yürümesi hepsi topsu 1 dakika süren Albert Heijn'lardan fenalık gelmiş meğer.
Hemen telefona sarılıp 10 yıldır buralı Burçin'e soruyorum, ne olur söyle ya yok mu şöyle kocaman ama Albert Heijn olmayan bir market? Yok diyor, sen burayı köy gibi düşün de üzülme böylece diyor. Tamam anladım diyorum, son kez de alışveriş merkezi sorup onun da (benim aradığım gibisinden) olmadığını anlayıp kapatıyorum telefonu.
Bu seyahat ortaya çıkınca, işte diyorum fırsat budur! Yolda internetten deli gibi market arıyorum, Hypermarkets of Frankfurt, Real Frankfurt, Mega markets Germany...Aklıma ne gelirse marketlere dair googlelıyorum.
Hedefi belirleyip dönüş yolunda kendimizi bulduklarımızdan birine atıyoruz. Nasıl özlemişim yanındakinden ayrıldığında onu bulabilmen için illa ki telefon etmen gereken büyüklükteki marketleri!!! Etmedim, keyifle kayboldum. Baharatlardan girdim, şaraplardan çıktım. Binbir çeşit bal reyonunda kendimden geçip, sıvı Calgon bulmanın mutluluğu(!) ile deliler gibi döndüm de durdum! İnsan sıvı bulaşık makinesi deterjanı bulunca böyle sevinebilir mi?
Neyse tabii bu güzel gunun ardından, bizdeki inanışa göre kötü birşey olması çok bir muhtemeldi, oldu da. Tam eve geldik diye sevinirken, bizim sokağa giren Slovenyalı Otobus sokağı geçemeyip tıkanıp kaldığı için biz de 100 m uzunluktaki bir sokaktan ters yönde giriş yaptık, güya amaç yolu kısaltıp başka sokaktan evin önüne ulaşmak.
Ters yönden girdiğimiz sokakta arkamızdan da araç gelmesi üzerine, hah sadece biz değilmişiz iyi madem derken, yan aynadan bir baktık Politei STOP yazıyor arabanın üstünde!
Kenara çektik, dutch polis kızımız geldi, ters yöne beni göre göre girdiniz nasil bir iş anlamadım dedi.
Biz de durumu anlattık, git sen kamyonla ilgilen bizimle uğraşacağına dedik ama yok bu bir mazeret değil bekleyin cezanızı yazacağım dedi.
Yaptığımız tahminlere göre ben kazandım, benimki 150 euro'yu bekleyelim ki üzülmeyelim derken, ben 80 euro dedim, 90 euro geldi.
Şimdi tabii ki kendimizi haklı bulmuyorum ama kadın bize ceza yazarken yanımızdan aynı sokaktan ters yönde gelen 7-8 araba geçti! Ben "ama araba... ama bunlar da geçiyor..." derken, polis beni avutmak için "I will tell them" (ingilizcesi yarım kendisinin) gibi anlamsız bir avutma cümlesi kurdu.
O sırada muhabbet şu şekilde, polis"Just for curiosity, how long have you been living here?" Biz"more than a year" polis"and you don't speak dutch?" biz"no, not a word, only hudimirah (tabii ki böyle yazılmıyor ama yazmak için sözlüğe bakmaya bile gerek duymuyorum", neyse polis gene "oo you should learn some ...;) gulucukler eşliğinde"
Tabii ben de altta kalır mıyım, haksızlık damarıma basılmış bir kere (ki galiba hayatta haklı"lık" aramak gayet saçma ve safça bir durum), neyse altta kalmayarak hemen lafı yapıştırıyorum "Just for curiosity, will you also give ticket to those other cars?" (those other cars çooktan Amsterdam'ın diğer ucuna ulaşmış durumda biz bu konuşmaları yaparken tabii)
tabii (dutch women walk like farmers*bknz undutchables kitabi* sözcüğüne birebir uyan) hanfendinin cevabı da hazır, "we are busy now, other police are busy also" ne demekse....
kadın dönüyor, kendi aracına giderken yanından geçen biriyle konuşuyor ve o anda bir araba daha aynı yönden geçiyor!!!